Gizli Sevgiler...

Yarın evimize gelişinin 1.haftasını dolduracak olan, evimizin sevimli-neşe kaynağı-maskotu olan PATİme ilgi çok büyük. Ayrıca bu harika kedimi bulmamda ön ayak olan SEVGİLİME teşekkürlerimi sunuyorum:)))
Meğer bizimkilerin içinde çocuklarından, kardeşlerinden, arkadaşlarından sakladıkları gizli bir sevgi varmış.....Karşısındaki bir kedi olunca, ona sevgilerini belli etmekten kaçınmayan, ama insanlarda kaçınan: çekingen sevgi yumaklarıymış bunlar:)

Seni sevmek istiyorum,
Nasıl?
Dokunmadan..Sözcüklere dökmeden..
Neden?
Çünkü bana hep karşıdan sevmeyi öğrettikleri için...........

İyi Günde-Kötü Günde...

Aşk buymuş aslında :
Ne zaman bu sevgiden vazgeçecek olsam; beni buna iten sebepleri sorgulamakmış, gözlerimin içine baktıkça, ne kadar mutlu olduğunu söylemekmiş, benim mutluluğum için kendisi istemese bile sana kedi almakmış:), seni 1 saniye bile görebilmek için yağmurun altında ıslanmakmış, doktor kontrollerinde bile her zaman elimi sımsıkı tutmakmış, canım absürdük bir şey çektiğinde onu bulmaya çalışmakmış, ağlama krizlerimde başımı okşamakmış, terden sırtı sırılsıklam olsa da arbasını kullanmam için bana vermekmiş:), bana yemek yapmakmış, hasta olduğumda yanımdan hiç ayrılmadan ateşimi ölçmekmiş, yaptığım her şeye anlam yüklememekmiş, heyecanın hiç kaybolmamasıymış, benimle saatlerce hiç söylenmeden mağazalarda gezmekmiş, bana saygı duymakmış, tercihlerimden dolayı beni yargılamamakmış,bana EVLENME TEKLİFİ etmekmiş.......

Benim canımın içindeki güzelliği kelimelerle bile anlatamam bu kadar kısa değil çünkü.....
Canım sevgilim....

Aşk karşısındakini olduğu gibi kabul etmekmiş: İyi günde- kötü günde.......

İsterdim..

Ruhumun derinliklerinde ki acıları söndürmek,

Bilinmeyene doğru yön almak,

ve

Gerçekten yaşamak

İSTERDİM....

Meğer...

Meğer ne çok sıkıntıları varmış herkesin; ama hep gülmeye devam etmişler,
Sadece olmak istedikleri kişilere bürünmüşler; düşledikleri hayatı yaşamak için,
Gerçek olan dünyalarını içlerine gömmüşler; bir daha ağlamamak için.....

Ayna

Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli, çirkini, yakışıklısı, aptalı, zekisi.... bu dünyada??

Kendinin ne kadar güzel, çirkin, zeki olduğunundan bahseden birisi, toplum tarafından da bir süre sonra öyle görülmeye başlanır.... Çünkü bizler insanları tanıyıp anlamak yerine, onların sergilediği vitrinlere yapışmayı daha çok seviyoruz. Özellikle de kendilerini güçlü zannedenlerin (aslında ezik olanların) güçsüzleri ezmeye çalıştıkları bu dünyada yaşıyoruz.

 "Kral Çıplak" hikayesini hepimiz hatırlıyoruzdur. Bir çocuğun kralın çıplak olduğunu bağırıncaya kadar,üç kağıtçı terzilerin kralı nasıl kandırdığını anlatan harika bir masal.Yani kendi tabirimce vitrine yapışmayan, akıllı bir çocuk...

Ayna ayna söyle bana var mı vitrinlere yapışmayan bu dünyada?

Ben Böyleyim..

Kimi duyarlı insan (buna bende dahil),  insanlara kendimizi yanlış bir şekilde tanıtmamak için bir taraflarımızı yırtmışızdır..Aman yanlış anlamasın, aman şöyle olmasın...Aman yoksa benim hakkımda ne derler? Zaten o insanlar kendi küçük dünyalarında sizi olması gereken yere koymuşlardır.

Evin önüne normal karşı cinsten bir arkadaşınızla ya da sevgilinizle bile gelemezsiniz..Komşular ne DER!!! Aykırı dini görüşünüz hakkında konuşamazsınız yargılanırsınız, erkek arkadaşınızla aslında birlikte yaşamanın daha güzel olacağı fikrini söylersiniz kötü kadın-evlilik düşmanı kadın olursunuz, saçınızı farklı boyarsanız ya da kestirirsiniz tipe bak olur,olumlu düşünmeye çalışırsınız Polyana olursunuz..

Sürekli toplumda kabul görme iç güdüsüyle yaşamaya çalışırsınız ama aslında kendinizi ne kadar bastırdığınız farkına bile varmazsınız..Farklı bir benlik olursunuz..Çünkü hep dışlanmaktan korkarsınız..

Halbuki siz de BÖYLESİNİZ..Siz insanları nasıl kabul ediyorsanız; onlarda sizi kabul etmek zorunda, kabul etmiyorlar mı ..Bırakın Gitsinler...Çünkü onlara ihtiyacınız yok..Sizi olduğu gibi kabullenen, sizin kendinizi mutlu ettiğiniz insanların yanında olmaya yani DOSTLARINIZA ihtiyacınız var..

Kabul edilmek yada etmek değil benim derdim...Sadece şu güzel dünyanın tadını çıkarmak...Bırakın beni, çünkü BEN BÖYLEYİM..

Öfke Bulutu

Bugün bir öfke bulutu tepemde.....Git diyorum gitmiyor....Ne kadar zamanlığına ziyaretime geldi onu da bilmiyorum...Sanırım ilgi bekliyor benden...Ama ona kapılıp gidersem kendime ve çevremdekilere zarar veriyorum....O zaman o bulutu içime gömmeliyim ki kimse zarar görmesin...

Başkaları gibi bu tür duygularımı dışa vurum yapamıyorum..
Nedense o kadar BENCİL olamıyorum..

Anlamsızlığın Anlamı....

Bazı insanlar, nedenler içinde boğulmaya başladığında bulur kendini..Hep kendilerini sorgularlar; mükemmeliyetçi kimliğin kötü yansımasıdır bu. Her şeye anlam yükleme özelliği vardır bu tür insanların..Çünkü her şeyden beklentileri vardır. Kimsenin kendilerini incitebileceklerini düşünmezler. Herkese kalplerini açarlar çünkü....Kalpleri kırılırsa eğer kalp kıranlara karşı asla tamiri olmayacak bir dönem başlar...Bu sefer yeni anlamlar yüklemek için başka şeylerin peşinden giderler...Kimi zaman bu eşya olur kimi zaman bir hayvan......

Tek istedikleri her şeye yeniden başlamak ve anlamsızlıkların içinde bir anlam aramak.....

Merhaba....

Ne zamandan beri düşündüğüm ama bir türlü uygulamaya dökemediğim yazılarım için artık blog oluşturma vaktinin geldiğini düşündüm ve taaa taaa taaaaatammm!! karşınızdayımmm....:)

Umarım keyif alaraktan ruhunuzda, kimi zaman mutluluk-kimi zamanda duygusallık bırakabileceğim bir blog olur....

Şimdiden herkese keyifli okumalar...

Sevgilerle,
Kurabiye